AKSAÇLILAR

Anasayfa » AKSAÇLILAR

BİZ KİMİZ…

 

AKSAÇLILAR ya da AKSAKALLILAR olarak tarihte bizler, İhtiyarlar Heyeti gibi isimlerle anılırız. Türk tarihinin en eski teşkilatıyız ‘Börü Budun’ olarak da biliniriz.

AKSAÇLILAR olarak asıl benliğimizi bulmamız Kutlu şehir Mekke’de doğan, Hırada yükselen, Medîne’de devlet hâline gelen ve inşa ettiği eşsiz medeniyetle gönülleri fetheden iman nuruyla; Türkistan’da tarih sahnesine çıkan, İslâm’la şereflenip Muhammedî sevdalarla buluşan, Kur’an aşkıyla çağlayıp coşan ve İ’lâ-yı Kelîmetullah için Nizâm-ı Âlem Ülküsü ’nü rehber edinerek aslî kimliğine kavuşan bu aziz milletin kader çizgisinin kesiştiği yerde açan Hilâl çiçekleriyiz.


AKSAÇLILAR; mahlûkat içinde insan, insanlar içinde Müslüman, Müslümanlar içinde Türk olarak yaratılmaktan, Gaye İnsan-Ufuk Peygamber Aleyhisselâtü Vesselâm Efendimize ümmet olma şerefine erişmekten, şüheda yurdu vatanımızda Ay-Yıldızlı muazzez bayrağımız altında sayısız nimetlere kavuşmaktan dolayı bahtiyarlığını ifade etmeye kelimelerin yetersiz kalacağını bilen ve bu lütfu ihsanlar için Yüce Rabbimize sonsuz hamdü senalarda bulunan asrımızın gazi dervişleriyiz.

Rahman ve Rahîm olan Allah(c.c.)’ın emrettiği istikâmette bir hayat yaşayan, “Âlemlere rahmet” olan İki Cihan Serverimiz(s.a.v.)’in Sünnet-i Seniyyelerini hayatına taşıyan, kalplere “Gül” yaprağıyla sevgi döşeyen, Emrolunduğun gibi dosdoğru ol Âyet-i Kerîmesini düstur edinerek diliyle kalbi arasındaki mesafeyi ortadan kaldırmayı amaçlayan, kāliyle hâlini birleştiren gönül erleriyiz.


Sükûtun bütün lehçelerini bildiği için hâl diliyle konuşan, tebliğini yaşantısıyla söylediklerini yaptıklarıyla konuşturan, Türk’ün İslâm Davasına olan sadakat fermanını kanlarıyla imzalayıp, canlarıyla mühürleyen, destan kadar güzel bir maziden intikal ettiği bütün ulvî değerleri günümüze ulaştıran ve “Cesaret, yüreklilik, atılganlık olmayan hiçbir dava başarıya ulaşamaz.” diyen destan kahramanlarıyız.

Alplığı Sultan Alpaslan ve Yavuz Sultan Selim Han’dan, erinliği ise Hoca Ahmet Yesevî’den ve cümle gönül sultanlarından alan, emdiği sütün, içtiği suyun, yediği ekmeğin, bastığı toprağın, astığı bayrağın hakkını veren, kalbinin nabzını lisanına döken, İlâhî aşkın çilesini seve seve çeken, atalarından miras aldığı muhteşem medeniyetin tarihî sorumluluğuna sâhip çıkan serdengeçtilerdir.

 “günün adamı” olma yerine “tarihin ve milletin hayırla yâd ettiği insan” olma cehdini ve azmini gösteren, kandilleri sönmeye yüz tutmuş bir kubbenin ruhunu yüreğiyle ateşleyen, kendimize ait mukaddes rüyalar görmemiz için büyük ülkülere sâhip olmamız gerektiğini inanan “Biz makamlara değil, gönüllere talibiz” diyen gönül erleriyiz.


Yarınların köklerinin dünde saklı olduğunu bilen, Cumhuriyet’e varmak için Osmanlı’dan ve Selçukludan, Selçuklu ’ya vasıl olmak için de Hunlardan ve Göktürklerden geçilmesi gerektiğini idrak eden kesintisiz bir tarih şuuruna sâhip Alperenelerdir.

Geçmişten geleceğe kapılar açıp köprüler kuran, ihtişamlı bir maziyi muhteşem bir atiye taşıma sorumluluğunu yüreğinde duyan, Allah(c.c.) hatırından daha üstün bir hatır, vatan ve millet menfaatinden daha yüksek bir menfaat tanımayan, dünyayı doğru algılayıp düşüncelerini tarih şuuruna yaslayan, hayallerini umutlarla besleyen, mukaddes ülkülerini Turani sevdalarla süsleyen Horasan erenleridir.


AKSAÇLILAR; hayatı kavrayış açısından İslâm merkezli, tarih şuuru ve mensubiyet duygusu bakımından milliyetçi, medeniyet tasavvurları, millî kültür anlayışları ve idealistlikleri sebebiyle ülkücü, sosyolojik acıdan değişime açık ve çağdaş bir düşüncenin mensuplarıdırlar.

AKSAÇLILAR İslâm’ın topyekûn bir hayat nizamı olarak kabul edilmesi ve her hâlimizin Hakk’a tâbî olması gerektiğini idrak ve kabul ederler. İslâm’ı hayatımıza göre değil, hayatımızı İslâm’a göre tanzim ve tarif etme mecburiyet ve sorumluluklarımızı her zaman ve her zeminde açıkça belirtirler. AKSAÇLILAR; “İslâm’ı kurtarma” yanlışlığına düşmeden, ‘İslâm’la kurtulma’ şuuruyla iman ve kıyam ederler.


AKSAÇLILAR; İslâm parantezindeki milliyetçilik anlayışını benimserler. Sınırlarını Kur’an’ın çizdiği bu anlayışta, milliyetçiliğe göre İslâm değil, İslâm’a göre milliyetçilik tarif edilir. Milliyetçilik, “ümmet içindeki milletin fazilet ve hizmet yarışı” olarak görülür AKSAÇLILAR; muhabbete, hürmete ve kardeşliğe dayanan; nefrete, şiddete ve zulmete dayanmayan, “…Müminler ancak kardeştirler.” ayet-i kerimesine, ile “Kişi kavmini sevmekle kınanamaz temel kaidesine ve “Ne Arap’ın aceme ne beyazın siyaha üstünlüğü bulunmadığı, üstünlüğün yalnız takvada olduğu” Nebevî ölçüsüne bağlı fıtrî ve müspet bir milliyetçilik anlayışına sâhiptirler.

AKSAÇLILAR; milliyetin cinsiyet gibi fıtrî olduğunu, nefis gibi terbiye edilmesi gerektiğini, fert için şahsiyet ne ise, millet için de milletin aynı anlama geldiğini millîliğin zirvesine çıkmadan evrenselliğin yakalanamayacağını çok iyi bilirler. ‘AKSAÇLILAR’; kine, nefrete, saldırganlığa dayanan menfi, pozitivist ve seküler ulusalcılık anlayışını reddederler.


“İçi alev alev İslâm, dışı pırıl pırıl Türk; içi dışına hâkim, dışı içine köle” olan, Türk olmayı İslâm’a hizmetle anlamlı kılan, milliyetçiliği İslâm’a hizmet yolunda bir düşünce sistemi olarak gören, ülkücülüğü ise bu düşünceyi gerçekleştirme yolunda bir meşrep ve metot olarak niteleyen ve “Türklük bedenimiz, İslâmiyet ruhumuzdur; ruhsuz beden ceset olur.” diyen dava adamlarıdır.

 AKSAÇLILAR, bütün Müslümanları bir tek bedenin azaları olarak bildikleri için onların dertleriyle         hemderttirler. “Yaratılanı Yaratan’dan ötürü” sevdikleri için cümle insanlara karşı besledikleri muhabbette cömerttirler. AKSAÇLILAR; adâletle zulmün mücadelesinde güçlünün değil haklının yanında yer alan, ezilenlerin, haksızlığa ve zulme uğrayanların cephesinde saf tutan, Şubat fırtınalarına karşı duran, zulüm devirlerinde baharı muştulayan kardelenlerdir

AKSAÇLILAR; “zalime korku, mazluma umut” ölçüsünü şiâr edinen ve küresel düzeyde oynanan vahşî oyunlardan kurtulmak için bizim ışığımızı bekleyen Müslüman kardeşlerimizin ümitlerini inşallah boşa çıkarmayacak olan ve “Vatan aşkı maya gibidir, sütü bozuklarda tutmaz” diyen Nizâm-ı Âlem ülkücüleridir.


AKSAÇLILAR; İlâhî aşkın, millî ülkülerin ve âlemşümul ideallerin peşinde koşarlar, ihtişamlı bir medeniyeti muhteşem bir geleceğe taşıma sevdasıyla coşarlar, medeniyetlerin ilim ve teknoloji, fikir ve felsefe, güzel sanatlar ve edebiyat temelleri üzerinde yükseleceğine inanırlar.

‘AKSAÇLILAR’; kültür ve medeniyetlerin ruhi temellerinin inanç, içtimaı temellerinin ise bu inanca bağlı ahlâk nizamı olduğunu, millî kimliğin “din, dil ve tarih şuuruyla kemâl bulduğunu çok iyi bilirler. Bu sebeple AKSAÇLILAR; medeniyet inşasına talip oldukları için her alanda zirveleşen medenî insanlar yetiştirmeyi amaçlayıp, madde ile mananın, ilim ile imanın, gelenek ile modernitenin silah çatması gerektiğini vurgularlar, maddeye mana penceresinden ve idealist bir zaviyeden bakarak ekonomik ilerleme ile ahlâkî ve ruhi değerler arasında bir denge tesis ederler.

Gayri millî her türlü uygulamaya ve tepeden şekillendirmeye karşı çıkan, reaksiyoner değil, aksiyoner; yıkıcı değil, yapıcı; dışlayıcı değil kuşatıcı, tanımlanan değil tanımlayan; nesne değil özne olan ve “İnanmadığım yolda milyonlarla yürüyeceğime, inandığım yolda tek başıma yürürüm” diyen Türk milliyetçileridir.


AKSAÇLILAR beyinlerdeki ve gönüllerdeki “kutsal devlet” anlayışını, “hâdim devlet” telakkisine çeviren, devletin millete hizmetle yükümlü bir araç olduğunu, asla amaç olmadığını bilen; devlet olmadan milletin öksüz kalacağını, fakat millet olmadan devletin söz konusu bile olamayacağının şuuruna eren âkil insanlardır. AKSAÇLILAR; aslı olanın millet, milletin gölgesinin de devlet olduğunu, devletin Ali menfaatleri adına, oligarşik bir zümrenin çıkarlarına hizmet edilmemesi gerektiğini zihinlere nakşeden bir dünya görüşünü savunurlar.

 AKSAÇLILAR; millet kültürü üzerine kurulacak bir devletin Devlet-i Ebet Müddet olacağını, milletle bütünleşmeyen, milleti yok sayan, millete ters düşen yapılanmaların uzun ömürlü olamayacağını bilen tarih şuuruna sahiptirler ve millî iradenin dışında hiçbir beşerî güç tanımazlar.

AKSAÇLILAR; yaşatmayı yaşamaya tercih edip, ölümü hayatın merkezine koyarak, ölümsüzlük denizine yelken açarlar, “din ü devlet, mülk ü millet” için şehadet şerbetini tereddütsüz içerler, inançları uğruna “Bir gül bahçesine girercesine” kara toprağın bağrına korkusuzca koşarlar, “Müminlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı ise güçlü ve onurlu  durlar ‘AKSAÇLILAR’;“Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” hadisini hayat felsefesi yapıp, fâni ömürlerine şerefli bir hayat sığdırırlar. AKSAÇLILAR; asil bir ümmetin ve şerefli bir milletin mensubu olmakla iftihar ederler, dava adamlığını diline tespih etmeyip, hayatıyla çekerler, bu sebepten olsa gerek belki yaşlarıyla değil ama, yaşadıkları ve yaşattıklarıyla çok değerlidirler.

AKSAÇLILAR ülkemizin içinde bulunduğu toplumsal, siyasi ve ekonomik sıkıntıların, insanımızın yaşadığı sosyal bunalım ve kimlik krizlerinin, toplumu tehdit eden devlet-millet zıtlaşmasının ve kültür erozyonunun sebebinin de sonucunun da mevcut yağma düzeninden kaynaklandığını çok iyi bilirler AKSAÇLILAR; bu sisteme “lekesiz, gölgesiz” tertemiz bir nizamı alternatif olarak sunan, bu nizamın ‘adâlet, meşruiyet, ehliyet ve hizmet’ esaslarına dayandığını beyan eden, bunu temin için önce kendi nefsine, sonra da topluma nizam veren, kendine çeki düzen veremeyenlerin âleme nizam veremeyeceğini idrak eden “Firavuna karşı çıkmak yetmez, Musa’nın da yanında olmak gerekir” diyen ideal şahsiyet ve idealist dava adamlarıdır.

AKSAÇLILAR; mukaddes dinimizle bu toplumu aynı inanç paydasında birleştiren, tarih şuuruyla aynı geçmişte buluşturan, güzel Türkçemizle insanımızı anlaştıran, millî kültürle müşterek değerlerimizi tebellür ettiren, büyük ülkülerle evlatlarının gelecekte de ortak hedeflerde bir araya gelmesini sağlayan Türk-İslâm   Ülkücüleridir.

AKSAÇLILAR; ferdi şahsiyet yığınlarını millet yapan dini ve millî aidiyetlerimize sonuna kadar sâhip çıkarlar… AKSAÇLILAR; bizi “Biz” yapan değerlerimizi ortadan kaldırmak için her türlü hileyi tezgâhlayan, en kirli oyunları sahneye koyan; sabetaistlerin, sahtekâr Marksistlerin, hortumcu kapitalistlerin, dönme ve devşirmelerin, jakoben zulmetin, laikçi zihniyetin, küresel ihanetin, vurguncu düzenin, ateist çılgınlığın, etnik bölücülüğün, modern yobazların, tapınak şövalyelerinin, karanlık mahfillerin, din simsarı baronların defterlerini dürecek, derslerini verecek ve hesaplarını görecek azim ve iradeye sahip yiğitlerdir.

AKSAÇLILAR; küçük de olsa teşkilatlı grupların, yığın hâlindeki büyük çoğunluklara kolayca hükmedeceklerini bilen, bu itibarla teşkilatlanmaya çok büyük önem veren, istişareden çıkan ortak akılla organize olan, millî iradenin üzerindeki vesayetin kalkması ve sivil siyasetin hâkim olmasını esas alan fikir ve aksiyon adamlarıdır.

AKSAÇLILAR; İslâm parantezindeki milliyetçiliği ulvi bir fikir olarak değerlendirip ‘basit bir figür’ olarak görmeyen, fertlere değil fikrî ölçülere önem veren,  fikrî  hareketlerdeki büyüklük kıstasını kemiyette değil keyfiyette gören, hak bildikleri yolda tek başlarına kalsalar bile “kınayıcının kınamasına aldırmadan inandıkları yolda vakur adımlarla yürüyen kahramanlardır.

AKSAÇLILAR;  Allah (c.c.) için seven, Allah (c.c.) için buğzeden, Allah(c.c.)’a hakkıyla kul olduğu için kula kulluk etmeyi lüğat’ından silen, tek kıstası menfaat olan fikir fahişlerinin ve her devrin adamı olan, her yolu mubah gören siyaset yosmalarının oyununa gelmeyen, millî hassasiyetleri günlük politik menfaatlerin emrine amade kılmayan, Allah(c.c.)’tan ve milletten başka hiç kimseye verecek hesabı olmayan, vatanına bağlı, inancına karasevdalı “Kan dökmeyi seven bir millet değiliz, ancak söz konusu vatansa, dünyanın şah damarını keseriz.” diyebilen çatal yürekli yiğitlerdir.

AKSAÇLILAR muhteşem bir maziyi ihtişamlı bir atiye taşıma sorumluluğunu sahiptirler. Bu sebeple şartlar değişse de AKSAÇLILAR vazifesi değişmez AKSAÇLILAR; şartlara teslim olmamak, şartları teslim almak için, değişen şartların imkânlarını zorlayarak zamana ve mekâna Türk-İslâm mührünü vurma yolunda azimle yürürler. Atalarının; güneşi mızraklarına tuğ, gökyüzünü otağ yapıp, “Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkûresini cihat ruhuyla taçlandırarak Altaylardan Tuna’ya doğru başlattığı kutlu yürüyüşü kaldığı yerden ve 300 milyonluk Türk Dünyası’nı kucaklayacak bir anlayışla yeniden başlatmak azim ve kararındadırlar.

Bu yürüyüşte; ilim ile iman yan yana, düşünce ile ibadet iç içe, sebeplere tevessül ve tevekkül sarmaş dolaş, sabır ve şükür yol arkadaşı, feraset ve cesaret el ele, hayallerle umutlar kol kola, aşk ve ceht omuz omuza vermiştir.

AKSAÇLILAR , sağduyunun ve tecrübelerin sesine kulak veren, düşünce-şuur ve feraset, irade-azim ve basiret, enerji-tahammül ve nezâket, ilim-irfan ve siyaset, metot-kadro ve hareket, istişare-müsamaha ve meşveret, birlik-dirlik ve uhuvvet, vakar-şeref ve haysiyet, bilgi-coşku ve kabiliyet, inanç-iman ve cesaret sahibi olan ve Türkiye’yi lider ülke yapacak ideali, dünyaya Hakk’ın nizâmını hâkim kılacak bir ülküyü ilke edinen ve “Bir elinde Kur’an, bir elinde bilgisayara olan” Türk-İslâm Ülkücüleridir.

AKSAÇLILAR; medeniyet güneşimizin yeni baştan inşa ve ihyası için gayret sarf eden, nesillere millî, İslâmî ve insani hedefler gösteren; tadına doyulmayan bir rüyanın son cümlesi, Osmanlı’yı muhteşem bir cihan devleti yapan anlayışın son parıltısı, “Gül Yüzlü” sevdalardan arta kalan ecdadın son selâmı ve Türk’ün İslâm için bin yıldır yazdığı o muhteşem destanın hatmi-i kelâmıdır.


AKSAÇLILAR; 15. ve 16. yüzyılı “Türk Asrı” yapan değerler manzumesini baş tacı yaptığımız zaman 21. yüzyılın da “Bizim Asrımız” olacağına yürekten inanırlar ve bu inançla bütün cihana:

“Ecdadımızın heybeti marufu cihandır,

Fıtrat değişir sanma! Bu kan yine o kandır.”

Diye haykırırlar.

ve AKSAÇLILAR;

“Savletinden titresin yeniden Doğu-Batı,

Ve kurulsun Allah’ın ebedî saltanatı”

Ülküsüne canı gönülden iman eden, dağ yürekli savaş erleri ve derya gönüllü Yesevi erenleridir.

Cenabı Allah AKSAÇLILAR’ın; “Çoraklarda gül açtıran” kılıçlarını keskin, yüreklerini kuvvetli, bileklerini güçlü, kalemlerini etkili, talihlerini yar, yollarını açık, işlerini kolay, fiillerini iktidar ve dualarını kabul olunan dualardan eylesin… Âmin…

Yüce Rabbim, şehit kanlarıyla sulanmış bu aziz vatanın; minarelerini Ezansız, semalarını Hilalsiz, şafaklarını Al Sancak sız ve ocaklarını; AKSAÇLILAR ‘dan yoksun bırakmasın… Âmin…